height="600" src="http://www.flatcast.com/de/Player.aspx?sid=338122" width="800"> > < /div>

28 Şubat 2011 Pazartesi

Taraftarlardan "Kınalı" Protesto



Avrupa Kupası'nda Spartak Moskova'ya elenen Fenerbahçe Kadın Basketbol takımı bugün Caferağa'da Burhaniye Belediyesi'yle karşılaştı. Takımlarının Avrupa Şampiyonluğunun ellerinden alındığını düşünen Fenerbahçe'li taraftarlar salonun bazı yerlerine poşetler içinde kınalar astı.






Fotoğraflar : pota6.com

Efes'te Yaprak Dökümü Başladı



Euroleague'den elenmesiyle, Türkiye Ligi lisansı olmayan Wisniewski ve Radulija'nın durumları belli oldu. Wisniewski'yle yollar ayrılırken,  Radulija'yı seneye kadroda tutmak isteyen yönetim,  genç pivotu sezon bitene kadar Alba Berlin'e kiraladı.

Emir Preldzic 3 Yıl Daha



Son dönemin en formda oyuncularından Emir Preldzic, Fenerbahçe Ülker'le olan kontratını 2014'e kadar uzatmış. Türk vatandaşlığıda kabul edilen Emir'in Milli Takım'da oynaması için Slovenya Federasyonu'nun onayı bekleniyor.

Alın bir de buradan yakın !


Herkesin dilinde dolaşan şeyleri v bizim fikrimizi dile getirdik Perk takası ile ilgili. Gökmen kardeşim de benim unuttuklarımı aynen söylemiş, imzamı atarım. Fakat eklemeden geçemeyeceğim. Boston Perk'i Howard'ın başına dikebildiği için çizgi şutörlerine zaman ve ilgi paylaşımı yapabiliyordu. Artık bu imkansız. Orlando Boston'a karşı avantajlı durumda. Ayrıca olası bir Lakers eşleşmesinde, Lakers'ın karanlık, tehlikeli yaratıklar dolu, turuncu çemberi göremeyeceğiniz pota altında kim ne yapacak diye sorasım var. Yürü be OKC diyorum sadece. Sağlıcakla kalınız...

Allstar ruhu budur !

Youtube'da 17 milyon tık alan Shaq, Kobe ve LeBron'u içeren dans çalışması. Bu da bizim tutkumuz, belli aralıklarla sizinle paylaşmak istiyoruz. Bu sene ne eksikti sorusunun cevabı olabilir belki. Tadını çıkarın !

Billups

Mr. Big Shot O'nun lakabı. Clutch deyin, Crunch Time deyin, bence O hala bir yıldız bence ! İşte dün akşamki maçtan Chauncey Billups!
Basketbolun temelini, ayak hareketlerini, post hareketleri bilmenin ne kadar önemli olduğunu bilmenin önemi konusunda kimi tanırsınız ? Biz de, bildiniz. Kendisi hücum alanının köşesi ile serbest atış çizgisinin arasındaki bölgeden panyadan yardım alarak yaptığı ve mükemmelleştirdiği şutu, işte en iyi dört numara. Bank Shot !
Üç oyuncunun toplam kontratı 325 milyon doların biraz üzerinde. Maç başına da 1,3 milyon dolara denk geliyor. Neredeyse her gece. Oscar gecesi hazır tazeyken diyeyim: Yıldız aktörler bu kadar para kazanmıyor. Hemen lafı getirmişken söyleyeyim. Di Caprio sadece Inception filminden 75 milyon dolar kazanmış. Kariyeri boyunca Forbes'a göre 1,1 milyar dolar kazanmış. Bizim üçlü de birçok başarılı aktörden fazla para kazanıyordur. Özellikle LeBron, sporcu maaşı artı sponsorluk gelirlerinden, 70-80 milyon dolar kadar kazandığından bahsediliyor. Hesabı siz yapın... 

NBA'de Takas Çılgınlığı-3

Yani ya Celtics'te bizim bilmediğimiz işler dönüyor, ya Ainge çok büyük riskler alıyor, ya da biz çok fazla basketboldan anlamıyoruz. Krstic ve Green karşılığında, Perkins ve Robinson'u Thunder'a gönderdiler. Daha kötüsü, Semih ve Harangody gibi iki potansiyeli, sadece bir adet ikinci tur draft hakkı karşılığında Cavs'e gönderdiler. Bu ikinci hamle iyiden iyiye tartışılır. İlk hamle, şu şekilde açıklandı. Hatta Mike Fratello TNT yorumcusu, Boston GM'i Danny Ainge'i aramış ve sormuş. O da merak etmiş belli ki. Ainge de, Perkins'in sezon sonu biten kontratını yenileyememekten korktuklarını söylemiş. Kontrat sonucunda serbest oyuncu olarak takımdan ayrılabilir diye. Neden önceden davranılmadı derseniz, tabii ki Perkins'in sakatlığı buna sebep. Şimdi de bana kalırsa, takımın sertliği, pota altı agresifliği gitmiş oldu. Çünkü bakarsanız, Celtics'in sağlıklı olunca üstün performans veren ideal beşi Rondo-Allen-Pierce-KG-Perkins, Playoff'larda sağlıklı olarak oynadıkları hiçbir seriyi kaybetmediler (bkz. 2008 Playoff). Krstic, bu savunma takımına aynı etkiyi yapar mı demek çok yanlış. Ribaund katkısı tamam, pick and roll hücumları tamam, bire bir savunması eh işte, fakat yardım savunması, diğer savunma parçaları ile hücum, takım savunması sınıfta kalır. Belki biraz daha iyi bir pasör olduğunu söyleyebiliriz. Semih takasına dönersek, bence bu da çok tartışılır, çünkü hele Perkins gidecek/gitmişken, karakteristik olarak pivot oynama iç güdüsüne sahip, bunu Boston'da ilk beş çıktığı maçlarda gösteren Semih, bence kalmalıydı. Bir yandan duygusal olarak da kazanabileceği tecrübelerle ilgili "ya öyle olsaydı" demeden edemiyor insan. Harangody de Danny Ainge yazdan beri söylüyor zaten, "ufak tefek bir dört numara". Fakat skorerliği ve çabukluğu, diğer dört numaralar arasında O'na farklı bir avantaj sağlıyordu. Bence ideal takımı dört kısayla oynayan Orlando. Çünkü Bass kadar fizikli ve daha iyi bir şutör. Redick hazır yerin dibindeyken, çok katkı verebilirdi. Van Gundy, duy sesimi !

Perkins'in Ruh Hali ve Takas Analizi


Bu fotoğraf, bu yüz ifadesi yeni takas olmuş,kariyerine yepyeni bir sayfa açan bir oyuncuya ait. Geçtiğimiz aylarda, sezon sonu sözleşmesi bitecek olan Kendrick Perkins'e 4 yıl için yaklaşık 22 milyon dolarlık bir kontrat önermişti Boston Celtics. Bu miktarı az bulan Perkins kontratı kabul etmemişti. Açıkçası Celtics yönetiminin sezon sonuna kadar miktarı biraz daha yükselterek orta yolu bulacağı tahmin ediliyordu. Bu sırada uzun süreli sakatlığı sürüyordu Perkins'in ve Boston onsuz da maçlarını bir şekilde kazanıyordu. Takas dönemi bitmeye yakın da hem sakatlığı kafalarda soru işareti yaratıyordu hem de takımın eskisi kadar ona ihtiyacı olmadığı izlenimi uyanıyordu yetkililerde ki, sene sonu bedavaya gideceği ihtimalini de düşünerek hamle yapma gereği gördüler.

Öncelikle Perkins Celtics için tahmin edilenden daha önemli bir oyuncuydu. Hücumu çok sınırlı da olsa, Garnett ile birlikte ligin en sert pota altını oluşturuyorlardı. Boston savunma karakterli bir takım ve onlar için savunmanın temeli de başladığı yer de pota altı. Yani takım karakteri için çok çok önemli bir oyuncu. Hiç bunları düşünmesek, sadece tüm NBA'de Howard'ı biraz olsun yavaşlatabilen yegane oyuncu olduğunu bile bilsek,Orlando'nun da doğudaki en önemli rakiplerden biri olduğu fikriyle, takımda tutulması gerekirdi. Şimdi Howard'ı O'nealların ya da cüce Glen Davis'in ve yahut yumuşak Krstic'in falan tutacağı hayalleriyle yaşıyorlar.

Bir diğer nokta ise Perkins'in 18 yaşından beri bu kulüpte oynuyor olması. Pierce hariç kendisinden daha eski bir oyuncu yok takımda. Büyük yetenekleri olmasa da ortaya koyduğu cesur Boston karakteriyle kulübün sembol isimlerinden biri olma yolunda ilerliyordu. Genellikle asık suratlı olduğu için pek sempatik gelmese de diğer oyuncular tarafından oldukça fazla seviliyordu kendisi. Garnett'in ailesinden birini kaybetmiş kadar üzüldüğünü belirtmesi, ardından Pierce ve Allen'ın açıklamaları diğer yıldızlar tarafından da ne kadar sevildiğini,değer gördüğünü gösteriyor bize.

Olaya Danny Ainge'in gözünden bakacak olursak eğer, Perkins'ten vazgeçmesinin en önemli sebebi sakatlık şüphesi diye düşünüyorum. Kim bilir belki de sakatlık durumuyla ilgili ellerinde bir veri vardır ve ellerinden çıkarmayı düşünmüşlerdir. Yoksa çok küçük bir fedakarlıkla kontratta anlaşma sağlanabilirdi Perk de buna değerdi açıkçası. Fakat eğer dayanak noktaları takımın Perkins olmadan da sergilediği iyi performans ise fazlasıyla büyük bir hata yapmışlar demektir. Play-off'ların sertliğiyle normal sezon sertliğini bir tutma gibi bir gaflette bulunup böyle bir karar aldılarsa ancak Allah onlara akıl fikir versin diyebilirim.

Nate ve Perkins'in yerine gelen Green ve Krstic'i göz önünde bulundurursak Celtics'in kadrosunda bulunmayan türden oyuncular ikisi de. Green'in-normalde dış şutu olan bir 4 numara da olsa- Daniels'ın sakatlığı sonrası boşalan 3 numara yedeği için kullanılacağını düşünüyorum. Krstic de Perk'ten farklı olarak şutu olan bir 5 numara. Perkins'in pota altı sertliği kadar etkili olmasalar da Nate Robinson'ı bile ara ara adam edebilen Boston'da sistem içinde bu oyuncuların da efektif bir şekilde kullanılabileceğini düşünüyorum.

NBA'de Öne Çıkanlar- 27.02.2011


NEW YORK-MIAMI: 91-86
NBA'in iki önemli süperstarını karşı karşıya getiren maçta gülen taraf,  henüz istikrarsız gitse de takaslarla yeni bir hava yakaladığı çok açık olan New York Knicks oldu.Açıkçası hedef maçlarını iyi oynayan Heat'in bu maçı da kazanacağını düşünüyordum, sürpriz oldu.29 sayı 9 ribauntla oynadı Carmelo, ona 16'şar sayı atan Billups ve Amare katkıda bulundu. Heat'te ise Lebron 27 sayı atarken C.Bosh 20 sayı 12 ribauntla oynadı. Lebron'un C-melo'ya karşı galibiyet sayısında 9-4 geride olduğunu da eklemeliyim.
Yalnız dün masa hakemlerinin skandalından bahsetmiştim.Bu maçta da Miami tek sayı farkla gerideyken Lebron'un içeri zorladığı topta Amare'nin yaptığı bloktan önce Carmelo'nun yaptığı fakat çalınmayan bir faul var ki, söylenecek bir tek söz bırakmıyor. Maçın son saniyelerinde gerçekleşen pozisyondaki net faulü görmemeleri adeta insanlık ayıbı. Hakemler zaten sık tartışılıyor Amerika'da ve sanıyorum devam da edecektir bu durum.

L.A.LAKERS-OKLAHOMA CITY: 90-87
Lakers'ın, takaslarla gelen oyuncularını henüz oynatamayan, eksik Thunder'a karşı deplasmanda önemli bir galibiyet aldığını söylemek lazım. Son 10 saniyede 2 üçlükten yararlanamayıp, maçı uzatmaya götürme şansını kaçırdı Oklahoma. Kobe düşük yüzdeyle 17 sayı, Gasol 18 sayı 11 rib, Bynum 16 sayı 10 ribaunt ile oynadı. Geçen seneden daha iyi durumda olmayan, takaslarla biraz canlanabileceğini düşündüğüm Oklahoma'da ise Durant 21, Westbrook 22 sayılık performans sergiledi.


CHARLOTTE-ORLANDO: 86-100
G.Wallace'ı gönderdiği takas pakedi için, "Yaptığım en iyi takaslardan biri" açıklamasını yapan M.Jordan için ne söylesek boş. Charlotte'ın Orlando deplasmanından galibiyetle dönmesini beklemek, biraz hayalcilik olurdu sanırım. S.Jackson 2 maçtır elinden geldiğinin fazlasını yapıyor ki bu maçta da 35 sayıyla oynamasına rağmen takımına galibiyeti getiremedi.Magic'de ise Howard 20 sayı 10 ribaunt ile oynarken gecenin en dikkat çekici performansı kuşkusuz Arenas'tan geldi. Orlando semalarına ayak bastığından beri bir türlü bekleneni veremeyen, şut yüzdesinde sürünen yıldız oyuncu 4-6 üçlük ile 16 sayı attı ve biraz olsun yüreklere su serpti. Magic için onun performansı, play-off'larda gerçekten çok önemli olacak.


MEMPHIS-SAN ANTONIO: 88-95

95 sayının 36'sını son çeyrekte üreten lig lideri Spurs'de Manu Ginobili 35 sayıyla en skorer isim oldu. Rudy Gay'in yine sakatlık sebebiyle oynamadığı Grizzlies'de Zach Randolph 24 sayı 17 ribaunt ile oynasa da 7-25'lik yüzdesi onun adına kötüydü. Üstelik atışlarını potadan çok uzakta yapmayan bir oyuncu için bu yüzdenin göründüğünden daha kötü olduğunu söylemek lazım. Conley de 19 sayı ile oynadı.

HOUSTON-NEW ORLEANS: 91-89


Son maçlarda yükselen formunu bu maça da taşıyan K.Martin ile Rockets zor deplasmandan galibiyet çıkardı. 33 sayı atan oyuncuya L.Lowry de 18 sayıyla yardımcı oldu. Hornets'te ise David West'in 22 sayı 9 ribauntluk performansına rağmen CP3'nin 2-12 ile yalnızca 6 sayıda kalması, yenilginin ana sebeplerinden bir tanesiydi.


ATLANTA-PORTLAND: 90-83

Son çeyreğe 19 sayı farkla geride giren Blazers, farkı oldukça kapatsa da Atlanta'ya yetişemedi bir türlü. Joe Johnson 22, J.Crawford 23 sayı attı Hawks'da. Portland'da ise L.Aldridge 19, A.Miller 20 sayı kaydetti. 


DALLAS-TORONTO: 114-96

2.yarıda vites büyüten Mavs maçı rahat kazandı. Öyle ki 2.devre skoru 64-39 Dallas lehineydi. Nowitzki'nin 31 sayıyla oynadığı maçta her zamanki gibi Dallas benchinden çılgın bir katkı geldi. 4 oyuncu toplam 65 sayı attı ki bu sayı ilk 5 oyuncularının attıklarından oldukça fazla(49). Toronto'da ise Amir Johnson'ın sürpriz 21 sayısı ile Derozan'ın 18, Calderon'un 15 sayı 8 asist 8 rib'luk katkısı yeterli olmadı.


PHOENIX-INDIANA: 110-108
Uzatmaya giden maçı tecrübe farkıyla kazanan deplasman takımı oldu. 5 oyuncunun çift haneli sayı ürettiği Suns'da Grant Hill 34 sayıyla maçın en skoreri oldu. Pacers'da ise D.Granger 25 sayıyla takımını sırtlarken kenardan gelen sürpriz bir katkı da A.Price'ın 18 sayısıydı.

PHILADELPHIA-CLEVELAND: 95-91
Artık neredeyse bir Philadelphia klasiği olan skorun oyuncular arasında eşit paylaşımı ilkesi yine başarıyla gerçekleştirildi. Öyle ki tam 6 oyuncu çift haneye çıktı. En dikkat çekici olanı 16 sayı 8 rib ile oynayan E.Brand'di. Sakatlığı süren Semih'in oynamadığı Cavs'da formda Hickson'ın 22 sayı 16 ribauntluk performansı yeterli olmadı.

GOLDEN STATE-MINNESOTA: 123-126
Savunmadan bihaber iki takımın maçında K.Love faktörüyle kazanan Wolves oldu. Genç oyuncu 37 sayı 23 ribauntluk insanüstü performansı ile double-double serisine devam etti. M.Beasley'nin de 25 sayı 9 rib'unu eklemek lazım. Warriors'da ise 33 sayı 11 rib ile oynayan S.Curry, 20'şer sayı atan D.Lee ve M.Ellis ile yenilgiyi önleyemediler.

27 Şubat 2011 Pazar

NBA'de Trajikomik Hakem Olayı


Geçen gece oynanan Boston-Denver maçında çok ilginç bir an yaşandı. Boston Pierce'la hücum süresinin bitmesine yaklaşık 13 saniye kala basketi buldu. Normalinde Denver yeni bir hücuma başlayacağı için hücum saatinin 24'e tamamlanması gerekir. Fakat Nuggets'lılar oyunu başlatırken saatte bir düzeltme olmuyor ve 24 saniye yerine 13 saniyeden başlıyor hücum. Uzun süre bu durumu farkına varmıyor kimse ve zorlama bir atışla tamamlanıyor süre. Sonrasında tabii ki itirazlar vs. Masa hakemleri o anda neyle ilgileniyordu merak ediyorum. Aynı olay geçen seneki Atlanta-Cleveland maçında da yaşanmış. İşte önceki geceki skandalın video linki:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=oMzSBB6czNg

Bu da geçen seneki maç:
http://www.youtube.com/watch?v=YkMV2MnxQaM

NBA'de Takas Çılgınlığı-2

Takımlar bir sezon sonra NBA'in çehresi maddi anlamda önemli bir derecede değişeceği için, takımlar sürekli para düşünüyorlar, cap boşlukları ile uğraşıyorlar. Bu yüzden bu kadar fazla takas oldu. Neden son dakikada oldu dersek, son görüşme Allstar haftasonu zamanında oldu, takasın son günlerine yakınken, fakat iki taraf hala çok uzak. Bunun yarattığı umutsuzluk takımları ateşlemiş durumda.
Burada da Gerald Wallace takasından bahsetmek istiyorum biraz. Bildiğimiz gibi, Portland, Wallace'ı, Cunningham, Pryzybilla, Marks ve iki draft hakkı karşılığında takıma katmış oldu. Bu sene draft hakları havada uçuşuyor, kimse umutlu değil gelen nesilden anlaşılan.Gerçi bu draft hakları 2011 ve 2013. Bu sene Blazers benchten pek katkı alamıyordu, daha doğrusu benchten aldığı katkı yine sakatlıklar yüzünden ilk beşe yerleşmişti. Dolayısıyla bu takasa ihtiyaçları vardı. Takımın atmosferinin değişmesi, yeni bir hava yakalanması için... Bunu cool ve umursamaz tavırlarıyla Wallace'ın bile yapacağına inanıyorum ben. Şimdi Batum büyük ihitmalle bench'e çekilecek, ve Wallace ilk beşte çıkacak. Roy da hafiften oynamaya başladı. Pryzybilla zaten eski nesil bekçi pivot. Kronik diz sakatlığı da nüksetmiş diye duyduk. Ayrıca Wallace önemli bir savunmacı ve sorumluluk alabilen bir oyuncu. Batum ilk beşte kalırsa da, Wallace dört numarada oynayıp size açığını kapatabilir.

NBA'de Takas çılgınlığı-1

Takas'a önce takas yapmayan bir takımdan başlaman istiyorum. Son dakika hamlesi yapmak istemedikleri zaten belliydi. Millet üst üste üç maç kaçırdı ve takım hala sezon başından beri bir tam roster ile salona giremedi. Spoelstra, "Takım daha yeni iyileşiyor, Miller bile yeteri kadar dakika alamıyor, fakat ilk beşimize yine de dakikaları yeterince dağıtamıyoruz" diyerek bunu onayladı bu hafta. Fakat sene başından beri daha sezon açılmadan, ilk maç Boston maçı oynanmadan herkesin sorduğu soru gibi, ben hala soruyorum: Pota altı savunmasını kim yapacak ? Bu konuda belli ki Spoelstra Dampier' güveniyor. Bana göre bu yeterince dağılmayan dakikaları Dampier için harcamak çok da gerekli değil. Beğenmiyorlarsa takas zaten çoktan gelirdi. Çünkü sayı en çok pota altından olur bazı şutör takımlar hariç. Basketbolun temeli budur. Potayı savunmak. Dampier hiçbir zaman iyi bir savunmacı olarak tanınmadı. Orlando mesela, hücum tıkandığında topu pota altından indirmek gibi bir lükse sahip. Howard kadar bir güç olmasa da, kalburüstü bir uzun ribaund ve takım savunmasında takımı en az bir seviye atlatır. Howard ve gibi uzunlarla incecik Bosh'un, veya yarı sakat Ilgauskas'ın, hele Anthony'nin baş etmesi çok güç. Boston da aynı hataya düştü. Bakalım, işler sertleşince her şey ortaya çıkacak.

Mvp yarışı


Bu sene MVP olma yarışı iyice kızışmış durumda, bırakın ödülleri dağıtmak için yapılacak oylamalarda en fazla 5 kişinin olabilmesini, şu an adı geçmesi beklenen bir 10 tane oyuncu var, geçenlerde bir anket de yapmıştık bu konuda, bildiğiniz gibi Rose kazanmıştı takipçilerimizin oylarıyla. United Center'daki son Heat maçı üç MVP adayını karşı karşıya getirdi. Bu maç bir ölçü sayılabilir miydi ? Kuşkusuz evet.

Burada da bu en olası iki oyuncuya odaklanmak istiyorum. Yaşadığı sakatlık olmasaydı (bu sakatlık belki de O'nu değerini katladı Dallas'ın fikstüre bakmadan takım performansına bakarsak), Nowitzki'yi de yazardım fakat O'nun adaylığı biraz önümüzdeki aylardaki performansına bağlı. Wade, Kobe, Griffin, Ginobili, Howard'ı es geçiyorum evet.

Bir yanda Rose var. Sadece çok seri bir penetreci olmaktan çıkıp, patlayıcılığını üst seviyeye çıkarmış, portföyüne şutör guard etiketi eklemiş, savunmasını da geliştirmiş bir oyuncu var karşımızda. 2008 draftının bir numarası O! Bulls'u şu ana Doğu'nun elit takımları arasında sayıp, Celtics, Magic ve Heat'e yapabileceği olası sürprizlerden bahsetmemizin en önemli sebebi belki de Rose'dur. Bunu yaparken oynanan maçların yarısında Boozer, yarısında da Noah'ın olmaması da bu değeri çok çok üst seviyede tutuyor.

Diğer yanda da mağlum, "Kral" var. Heat'ın yaptığı galibiyet serilerini mi, yoksa takımın sezon başından sonra önemli bir şekilde toparlanmasını ve LeBron'un bu kriz ortamında Spoelstra'yı destekleyen duruşu mu ? Yoksa gerekirse Wade'in arkasında kalmayı göze almasını mı ? Yok, bunlar değil de,  ben en iyisi salt değerinden bahsedeyim. Şöyle düşünün, eğer Chicago LeBron'u almak isterse, hem Rose'u, hem Korver ve Brewer gibi iki oyuncuyu, hem de draft haklarını kaybetmek zorunda. Bu bir gerçek. Yani Kral'ın bedeli, bir mvp adayı, iki önemli takım parçası, ve draft hakları. Peki bu O'nu mvp yapar mı ? Cevabı komite verecek. Bir de Allstar maçına bakalım isterseniz: NBA Allstar tarihinin 2. triple double'lık performansı mı ? Yok artık !

Kemp Çıldırdı, Beşiktaş CT Rahat Kazandı


Lige iyi bir giriş yapmıştı Bornova aslında. Fakat zaman ilerledikçe takım adeta dibe vurdu. Bu maçla birlikte 19. maçında 13. yenilgisini alan takım artık iyiden iyiye düşme korkusunu yaşıyor. Düşünün ki bu takım lige 9 maçta 5 galibiyetle başlamıştı. Sonraki oynanan 10 maçta tek galibiyet aldılar ve yendikleri takım da şu anda ligin dibine demir atmış Oyak Renault idi. Bu form düzeyiyle artık iyiden iyiye havasını bulan, yavaş yavaş yeni transferlerin takıma oturduğu Beşiktaş CT'yı yenmeleri doğal olarak çok zordu.

Maç karşılıklı basketlerle başladı. Ümit Sonkol'un üçlüğüyle ilk 3dk 20 sn. 9-8 Bornova'nın üstünlüğü ile geçildi. Fakat ne olduysa o üçlükten sonra oldu ve Beşiktaş özellikle Kemp ve Serkan'ın basketleriyle bir anda öne fırlayıp aradaki farkı açtı ve 0-14'lük seriyle ilk çeyreğin son 3 dakikasına 9-22 önde girdi. Sonrasında ev sahibi takım biraz olsun toparlansa da Kemp buna izin vermedi ve ilk çeyreği 19-32'lik skorla deplasmanda önde kapatan Beşiktaş CT oldu. Bu 32 sayının 27'si Marcelus Kemp(16) ve Serkan Erdoğan'dan(11) geldi.

2.çeyrekte ise bench katkısı sayesinde ayakta durdu Beşiktaş. Özellikle Ignerski ve Hüseyin Beşok'un sorumluluk almasıyla ilk yarının bitimine yaklaşık 5 dk kala fark 19 sayıya çıktı (25-44). Sonrasında Tyler Smith ve Soner Şentürk ile direnmeye çalışan Bornova'yı yaklaştırmayan Beşiktaş CT, devreyi de 33-52 önde kapadı. Bu çeyrekte Ignerski'nin 10, Hüseyin'in ve sakatlık sonrası ısınmaya çalışan Likholitov'un 4'er sayıları önemliydi. Bornova'da devre bitiminde Tyler Smith 6, Soner 7 sayılık katkı yapmıştı.

Maçın 2. yarısı Kemp'in 5 sayısıyla başladı ve maçtaki en büyük fark oluştu (33-57). Daha sonra Collins ve Beşiktaş'ın eski oyuncusu Kimani Ffriend ile farkı kapamaya çalışan Bornova'yı Chatman'ın organizatörlüğünde pek yaklaştırmadı takım. Yalnızca Ergin Ataman'a çalınan teknik faul ve sonrasında bir boşluk yakalayan Bornova çeyrek bitimine 5dk 34 sn. kala farkı 14'e kadar indirdi (45-59). Fakat Chatman'ın da sorumluluk almasıyla farkın daha da kapanmasına pek izin vermediler ve 3.çeyreği de 16 sayı farkla 53-69 önde kapamayı başardılar.

Maçın son periyoduna hızlı bir giriş yapan ev sahibi takım, Ffriend'in arka arkaya bulduğu 6 sayıyla skoru 59-71 yaptı. Bu dakikadan sonra yine tecrübesiyle öne çıkan takım Beşiktaş oldu ve farkı tekrar açmayı başardılar. Maçın sonuna kadar aynı tempoyu sürdürdüler ve maçı 72-92 kazanmayı başardılar. Kemp'in yine bu periyotta attığı 13 sayıyla takımı sürüklemesi dikkat çekiciydi.

Maçın yıldızı kuşkusuz ki Marcelus Kemp'ti. toplam 13-19 saha içi isabeti ve 6-8 üçlükle tam 35 sayı attı Amerikalı oyuncu. Iverson'ın sakatlığı sonrası skorer oyuncu sıkıntısı vardı takımın. Kemp hakkında gelmeden önce çok bilgim yoktu fakat ribaunt alan,gerektiği zaman skor yapabilen,savunması iyi bir oyuncu olduğunu öğrenmiştim. Oynadığı maçlarda da bu kimliğini gösterdi ki bir de böyle şut atarsa Beşiktaş'a tek başına bir seviye atlatıp, Beşiktaş'ın şampiyon olamasa da zirvedeki takımlarla daha iyi baş edebimesini sağlayabilir diye düşünüyorum. Chatman'ın da sayı atmaktan çok takımı idare etmeyi düşünmesi çok önemli. O da çok yönlülüğünü sergileyip 13 sayı 8 asist ve 6 ribaunt ile oynadı.Bunun dışında Serkan ve Hüseyin'in takımın yerli kalitesindeki sıkıntıyı giderdiklerini söyleyebiliriz. Serkan 18, Hüseyin de 6 sayılık katkı yaptı. Beşiktaş için bu maçla ilgili endişelenecek tek durum ise Bornova gibi bir takıma bile verilen 19 adet hücum ribaundu. Sene başından beri aslında bunun sıkıntısını yaşıyor takım. Rakip kim olursa olsun 20'ye yakın hücum ribaundu alıyor Beşiktaş'a karşı. Ergin Ataman Likholitov'un tam anlamıyla formunu bulmasını bekliyor olabilir. Hem ribauntçu kimliğiyle hem de pota altına getirdiği sertlikle bilinen Rus oyuncu,Beşiktaş için gerçekten önemli.

Bornova'da ise K.Ffriend 19 sayı atıp, 7'si hücum olmak üzere 10 ribaunt aldı. Başta da bahsettiğim gibi işler hiç iyi gitmiyor onlar için. Bu şekilde giderlerse seneye 2.ligde bulabilirler kendilerini.

Efes Pilsen Küçüklerde İstanbul Şampiyonu



Küçük Erkekler Final Grubu'nda Galatasaray'ı 73-49 yenen Efes Pilsen, ligin bitimine bir hafta kala İstanbul Şampiyonluğunu garantiledi. İlk devreyi de 33-27 önde kapatan Efes Pilsen'de herkesin hayranlıkla izlediği Okben Ulubay 26 sayı, 11 ribaund, 7 asist, 7 top çalma, 3 blok gibi muhteşem istatistiklerle oynadı.

NBA TV Top 10 - 26 Şubat


Nick Young ve Randy Foye'un hareketleri gerçekten enfesti. Kesin izlenesi...

NBA'de Öne Çıkanlar- 26.02.2011



UTAH-DETROIT: 116-120
Çalkantılı günler yaşayan ve buna rağmen takas dönemini sessiz geçiren Detroit Pistons, bir zamanlarki şampiyon kadrosundan Prince,Hamilton ve B.Wallace'ın oynamadığı gecede kendi sahasında 22.galibiyetini aldı.  Bir önceki gece hiç oynatılmayan Stuckey 28 sayı 8 asistle maçın yıldızı olurken, oynatılmayan bir diğer isim Daye 4-5 üçlükle 18 sayılık katkı verdi. Takım genelinde 11-17 üçlük atmaları sanırım galibiyetin anahtarıydı. Jazz'in takımca %60 isabet ile oynadığı bir gecede kaybedeceğini söyleseler kimse inanmazdı bu duruma herhalde. Bu şekilde yenilmeleri savunmayı ne kadar önemsemediklerinin göstergesiydi. Millsap 23 sayı 11 rib 6 asist,Kirilenko da 21 sayı 7 rib 7 asist ile oynadı. Yenilerden D.Harris ise 17 sayı 12 asist, D.Favors da 10 sayılık performans verdi.

BOSTON-L.A.CLIPPERS: 99-92
Boston, yeni takviyeleriyle çıktığı ilk maçta, Los Angeles'da kazanan taraf oldu. Pierce'ın 24, Allen'ın 22 sayısı ile Garnett'in 16 sayı 11 rib'u ön plandaydı. Yenilerden Krstic ilk 5 çıktığı maçta 20 dakikada 9 sayı 6 rib 5 faul ile oynadı. Boston'un yapısına çok ters bir oyun karakteri olan Sırp oyuncunun takıma oturmasının zor olacağı, bunun biraz zaman alacağı bir gerçek. Jeff Green ise kenardan gelip 7 sayılık katkı verdi. Clippers'da ise 32 sayıyla oynayan R.Foye ve 21 sayı 11 ribaunt ile oynayan B.Griffin dikkat çeken isimlerdi. Ayrıca birkaç maçtır kenardan gelen C.Kaman'ın takım için çok önemli olduğunu, yavaş yavaş ısındığını eklemek gerek.16 sayı 9 ribauntluk bir katkı yaptı kendisi.

CHICAGO-MILWAUKEE: 83-75
İyi savunma yapan iki takımın karşılaştığı ve skor olarak oldukça kısır geçen mücadelede Chicago'dan Rose 17, Deng 19 sayı attı. Noah 9'u hücum olmak üzere toplam 17 rib aldı. Ömer Aşık ise 14 dakikada 6 ribaunt 0 sayıyla mücadele etti. Ersan İlyasova'nın forma giymediği Bucks'ta Mbah a Moute 16 sayı 8 ribauntluk bir katkı yaptı.


DALLAS-WASHINGTON: 105-99
T.Chandler'ın pota altını çok iyi kullandığı, 10-14 ile 23 sayı 13 rib yaptığı maçı deplasmanda kazanmayı başardı Mavs. Nowitzki'nin çok verimli şut atmamasına rağmen 21 sayıya ulaşması ve Jason Terry'nin benchten gelip attığı 25 sayı dikkat çekiciydi. Wizards'ta ise genç guard Wall 24 sayıyla oynadı. Takasla takıma katılan ve bu maçta kenardan gelen Bibby 2, M.Evans 5, J.Crawford ise 10 sayı attı. Belki de yenilgiyi hazırlayan 16 serbest atıştan yalnızca 6 'sını sayıya çevirmeleri oldu.

SACRAMENTO-MEMPHIS: 92-120
Boyalı alanı oldukça iyi kullanan Grizzlies ilk çeyrek hariç üstün oynadığı maçı rahat kazandı. Attığı 120 sayının 78'ini boyalı alandan bulan Memphis, organizasyon rekoru olan 76'yı da geçmiş oldu böylece. Öyle ki M.Gasol ve Z.Randolph toplamda 20-30 isabetle 44 sayı attı. H.Thabeet'in ayrılığı sonrası İranlı Haddadi bile oldukça iyi süre aldı ve kenardan gelerek 10 sayı 10 ribauntluk bir katkı yaptı. Kings'de ise B.Udrih'in 10-13 ile 24 sayılık etkili performansı yeterli olmadı.

NEW JERSEY-HOUSTON: 108-123
Scola(23),Budinger(27),K.Martin(30) üçlüsünün toplam 80 sayı attığı maçta Rockets, D-Will'li Nets'i yenmeyi başardı. Yenilerden Goran Dragic 6 sayı attı. Nets'e gelirsek, Deron Williams'ın yüzdeli oynamamasına rağmen 15 sayı atıp 17 asist yapması dikkat çekiciydi. 2 maçtır skor anlamında etkili performans vermese de asist anlamında oldukça hızlı bir giriş yaptı diyebiliriz. Bunun dışında Brook Lopez'in 21 sayı 7 ribauntluk katkısı da yeterli olmadı.

26 Şubat 2011 Cumartesi

Yok Artık Victor Sada !!

Geçmiş Olsun Berent Kavaklıoğlu



Erdemir'de forma giyen başarılı oyun kurucu Berent Kavaklıoğlu'nu maçın başında burnuna aldığı darbeyle oyundan çıktı. Burnunda kırık tespit edilen Berent'in bu hafta forma giyemeyeceği öğrenildi.

Detroit'te Kriz!



Videoda olanlar her şeyi açıklıyor aslında. Kenarda gülenler takımın başarısından mutlu oldukları için gülmüyorlarlar elbette ki. Cezalı olduklarını düşünürsek oynatılmamayı ne kadar kafaya taktıklarını,hemen birkaç saniye öncesinde yaşanmış, coach'larının hakem tarafından atılması olayını ne derecede önemsedikleri vs. çok net. Hatta direkt bu olaya güldüklerini düşünenler bile vardır. O bilinmez belki ama bu takımın düzlüğe çıkacağı zamanın çok yakında olmadığı kesinlikle herkes tarafından bilinen bir gerçek.

NBA'de Öne Çıkanlar- 25.02.2011

L.A.CLIPPERS-L.A.LAKERS: 95-108
Los Angeles derbisinde gülen taraf, Kobe'nin 10-16 ile 24 sayı attığı Lakers oldu. Gasol da 8-9 ile 22 sayı kaydetti. Lakers'da ilk 5'in yaklaşık %65 ile, Clippers'ın da takım genelinde %37 ile hücum ettiğini düşünürsek, onlar için maçı kazanmak bir hayalden öte geçemedi diyebiliriz. Cavs'tan gelenlerin henüz gül cemallerini göstermediği Clippers'da Blake Griffin 22 sayı 10 ribauntla double-double yaptı, R.Foye da 24 sayılık katkı verdi.

DENVER-PORTLAND: 106-107
Brandon Roy'un kariyerinde sıkça yaptığı fakat bu sene ne yazık ki sakatlığından ötürü görmekte zorlandığımız son saniye üçlüğüyle uzatmaya giden maçı kendi sahasında kazanan Portland oldu. 10'u son çeyrekte olmak üzere 18 sayıyla oynayan Roy için bir daha eski formuna hiçbir zaman ulaşamayacağıyla ilgili soru işaretleri var hala kafalarda.Bu performansı eminim yeniden herkesi umutlandırmıştır. Blazers'ta Aldridge klasiği devam etti ve kendisi 24 sayı 14 ribauntluk bir oyun sergiledi. Nuggets'ta ise Gallinari'nin 15'i serbest atıştan olmak üzere 30 sayısı yeterli olmadı.Chandler da maçı 20 sayıyla bitirdi.

NEW JERSEY-SAN ANTONIO: 96-106
D-Will'in ilk maçının lig lideriyle deplasmanda olması şanssız bir durumdu. Spurs 3.çeyrekteki 35-18'lik müthiş performansıyla maçı kazanmasını bildi. R.Jefferson'ın 0-7'la oynamasına rağmen Manu'nun 26, D.Blair'in 17 ve benchten gelen G.Hill'in 19 sayılarıyla 58.maçında 48.galibiyetini almış oldular. Siftah yapan Deron Williams 14 sayı 12 asistle mücadele etti. A.Morrow da 25 sayı kaydetti.

ATLANTA-GOLDEN STATE: 95-79
J.Smith'in 26 sayı 9 rib, Al Horford'ın 22 sayı 13 rib 7 asistlik küçük çaplı bir triple-double performansı ile deplasmanda kazanan Hawks oldu. Bibby'nin yerine takas edilen Hinrich benchten gelerek 8 sayıyla mücadele etti. Warriors'da ise M.Ellis'in 16 sayısına rağmen yüzdeli atamaması ve 20 sayı atan D.Lee harici çift hanelere ulaşan başka bir oyuncu çıkmaması,yenilgiyi hazırlayan sebeplerdi.

NEW ORLEANS-MINNESOTA: 95-81
CP3'nin 17 sayı 8 asist 6 rib,Ariza'nın 18 sayılık performanslarıyla deplasmanda kazanan Hornets oldu. Wolves da ise W.Johnson ve L.Ridnour'un 22'şer sayıları yeterli olmadı. Kevin Love mı dediniz? 11 sayı 14 rib ile arka arkaya 45. double-double'ını yapan genç oyuncunun artık yeni hedefi Moses Malone'un 70'li yılların sonunda gerçekleştirdiği 51 maçlık seri. O zaman saymaya devam.

OKLAHOMA CITY-ORLANDO: 88-111
Dwight'ın 16-20 ile 40 sayı 15 rib 6 blokluk insanüstü performansı ile kazanan Magic oldu. Böylece arka arkaya 4.maçta 30 sayıyı geçmeyi başardı Howard. Ayrıca Hido'nun da hücumu çok zorlamadan Howard'ı çok iyi besleyip pasör kimliğiyle 10 asist yapması  takdir edilesiydi. Fakat Thunder'ın da en önemli şanssızlığı takaslarla bir beton kıvamına gelen pota altının bu maça yetişememesiydi. Herhalde bu dönemde oynamak isteyecekleri son takım olurdu Orlando (Howard). Kevin Durant yüzdeli atmamasına rağmen 23 sayıya ulaşıp tam 16 ribaunt çekti.

WASHINGTON-MIAMI: 113-121
Oldukça bol skorlu geçen mücadelede Heat, bir önceki gecenin acısını çıkarttı. Öyle ki ilk çeyrek 20 sayı atabilen takım kalan üç çeyrekte toplam 101 sayı buldu. Gecenin yıldızı kuşkusuz serbest atış çizgisinde sıkıntı yaşamasıına rağmen 41 sayı atan Dwyane Wade oldu. Lebron 27 sayı 9 rib 7 asistle destek verirken, bir önceki gecenin kabusu Bosh 15 sayı atabildi. Diğer yanda 6-8 üçlük ile 38 sayı atan N.Young, 24 sayı 12 asist yapan J.Wall ve bence smaç yarışmasının tartışmasız en iyisi J.Mcgee 18 sayı 17 rib ile dikkat çeken isimlerdi.

NEW YORK-CLEVELAND: 109-115
Takas döneminin iki aktif ekibinin karşılaşmasında sürpriz bir şekilde gülen taraf lig sonuncusu Cleveland oldu. Takım halinde 62 ribauntla Knicks'e bu alanda tam 20 fark atmaları gecenin en ilginç istatistiğiydi. Semih'in henüz oynamadığı Cavs'da Jamison 28 sayı 13 rib, JJ. Hickson 24 sayı 15 rib yaptı. Knicks'te ise Amare 31 sayı 11 rib, Carmelo 27 sayı 8 rib, Billups da 26 sayılık katkı verdi.

PHOENIX-TORONTO: 110-92
5 oyuncunun çift haneye çıktığı Suns'da Carter ve Gortat 17'şer sayıyla başı çekti. Raptors'ta ise Bargnani 12-15 ile 26 sayı kaydetti. Takım genelinde yaklaşık %50 ile hücum etmelerine rağmen 18 sayılık farkla mağlup olmaları ise ilginçti.

DETROIT-PHILADELPHIA: 94-110
Gecenin belki de en ilginç maçıydı. Detroit'te haftaiçinde antrenmanı boykot ettikleri gerekçesiyle T-Mac, Daye, Prince, Stuckey ve B.Wallace benchte oturdular ve maçın tamamını yalnızca izlediler. 6 kişiyle mücadele eden Pistons'ın kazanması da beklenemezdi sanırım. Bir de ilginç olan ise coach Kuester'in hakem tarafından atılmasıydı. Doğal olarak o anda kameralar bench'e döndü ve kendi aralarında şakalaşıp gülen cezalı oyuncular ekrana yansımış oldu. (Videosunu birazdan ekleyeceğim.) Detroit'te işler çok ters gidiyor gerçekten. Kolay kolay da düzelecek gibi durmuyor. Sixers'tan bahsedecek olursak yine her zamanki gibi çoğu oyuncunun skor katkısı yaptığı bir maç oynadılar. En dikkat çekici olan E.Brand'in 20 sayı 17 rib'u ile Iggy'nin 21 sayı 11 asist 7 rib'luk triple-double'a yakın performansıydı. T.Young'un da kenardan gelip 12-15 ile 24 sayı attığını eklemek lazım.

UTAH-INDIANA: 95-84
Açıkçası Indiana'nın galip gelmesini beklediğim bir maçtı fakat kendi sahalarında kötü oynadılar. Jazz'da A.Jefferson'ın skor yükünü 30 sayıyla üstlendiğini, Millsap'in de 23 sayı ile ona yardımcı olduğunu gördük. 23 sayının yanısıra 18 de rib aldı oyuncu. Pacers'da ise D.Granger 17 sayı 9 ribaunt ile mücadele etti.

SACRAMENTO-CHARLOTTE: 98-110
7 oyuncunun çift haneli skor üretip hücumu paylaşmasına rağmen kaybetti Kings. Takım olarak oynamak iyi ama lider yıldız kontenjanında sıkıntı yaşadılar. Dalembert kenardan gelerek 18 sayı 10 ribauntluk performans sergiledi. Bobcats'ta ise S.Jackson 30 sayıyla maçın en skoreri olurken, D.Augustin 23, Henderson 21 sayı attı.

Günün Sonuçları 26.02.2011

Bugün oynanan maçlarda şu sonuçlar alındı:

BEKO BASKETBOL LİGİ

Türk Telekom - Erdemir 84-86 : Bütün maçı çok iyi götüren Erdemir, yine maç sonunda krize girdi fakat bu sefer kazanmayı bildiler. Bu sezon maçlarının çoğunu başa baş götürüyorlar ve belli ki panik yapmazlarsa bu maçları kazanma yüzdelerini arttırıp ligde kalmayı başaracaklar.Telekom'da Ray Wesson'un 11 sayı 18 ribaundu, Randle'ın da 21 sayı 7 asisti yeterli olmadı. Erdemir cephesinde ise, Hakan Demirel 20 sayı 8 asist, Hall'un da 23 sayı 12 ribaundu galibiyeti getirdi.

Mersin BB - Karşıyaka 68-73 : Ligin sıkıntılı takımlarından Mersin BB, Avrupa'da liderlik şansını kaybeden Karşıyaka'yı ağırladı.Çekişmeli geçen maçı, Karşıyaka son dakikalardaki oyunuyla kazanmayı bildi ve rakibini ateşe attı. Ev sahibi takımda, Nedim Yücel 8 sayı 14 ribaunt ve Grundy'nin 22 sayısı galibiyete yeterli olmazken, galip takım Karşıyaka'da, 5 oyuncu çift haneli sayılara ulaştı.

 TB2L

Gaziantep BB - İTÜ 115-68 : Ligde kalma ümitlerini tüketen İTÜ, maça genç takım oyuncularınıda kadroya alarak çıktı. Gaziantep BB'de rahat bir galibiyet aldı. 6 oyuncu da çift hanelere ulaştı Gaziantep'te.

Kepez Belediyesi - Gelişim Koleji 85 - 90 : Gelişim Koleji için ilaç gibi bir galibiyet oldu. Kepez ise, iki haftadır çift haneli farkları yakalasa da maç içinde geri dönüşlere hep izin veriyor. Geçen hafta kazanmışlardı fakat bu hafta şans yüzlerine gülmedi. Anthony Hall'in 18 sayı 10 asisti ve Gürol Karamahmut'un 18 sayısı yeterli olmadı.  Galip taraf Gelişim Koleji'nde ise, Jonathan Miller 23 sayı 12 ribaunt, Sercan Topçu 15 sayı ve Cihan Mumcuoğulları 15 sayı kaydetti.

Selçuk Üniversitesi - TED 74-71 : Halil Üner'in antrenörlüğe geldiği Selçuk, zor da olsa kendileri için çok önemli bir galibiyete imza attı.Caner Şentürk 9 sayı 10 ribaunt, Boddicker'da 16 sayı 8 ribauntla galibiyete katkı verdi. TED'de ise Admir Aziz Kan 17 sayı 9 asist, Sercan Tülek 11 sayı 12 ribaundla oynadı.

Vestel - Darüşafaka 77-78 :  Darüşafaka, belki de haftanın sürprizini yaparak liderlik yarışındaki Vestel'e çelme taktı. Son saniyede çift lisanslı oyuncusu Sertaç Şanlı'nın basketiyle galibiyeti aldı Darüşafaka. Mustafa Baki Görür'ün 13 sayı 9 ribaunt ve Johnson'un 20 sayı 6 ribaunt ve 4 asisti galibiyete yetmezken. Clemons'un 26 sayı 4 ribaunt, Burak Selen'in 18 sayı 9 ribauntluk performansı galibiyeti getirdi.

TBBL

Botaş - Beşiktaş Cola Turka 82-77 : Botaş kendi evinde oynadığı maçta, Beşiktaş'ı son periyottaki oyunuyla mağlup etti. Beşiktaş'ta yine sadece yabancılar sayı üretti ve doğal olarak kötü gidiş devam etti. Atılan 77 sayıdan 67'si  yabancılardan geldi. Botaş cephesinde ise, Gamze ve Frazee'nin 20'şer sayısı galibiyeti getidi.

Tarsus Belediyesi - Mersin BB 58-54 : Sadece yabancılarından katkı alan bir diğer takımda Tarsus Belediye fakat onlar savunmayı sert tutup galip gelebiliyorlar. 58 sayının 49'u yabancılardan geldi Tarsus'un da. Mersin cephesinde ise , hücumda üretkenlik sınırlı olunca mağlubiyet kaçınılmaz oldu.

İstanbul Üniversitesi - Galatasaray 61-83 : Beklenildiği üzere Galatasaray, çok rahat bir galibiyet etti. Fowles'ın 23 sayı 12 ribaundu farkı yaratırken, pota altında sarı kırmızılılar çok üstün geldi. Aldıkları 22 hücum ribaundu da bunun ispatı olarak gösterilebilir. 

Fenerbahçe Ülker Zor Kazandı




Hafta içi gelen Olimpiakos mağlubiyeti sonrası, önümüzdeki hafta içi Valencia’yla gruptan çıkma maçına çıkacak olan Fenerbahçe Ülker Kinsey’i  İstanbul’da bıraktı. Dizinde kıkırdak sakatlığı yaşayan  Kaya Peker ve adele sakatlığı yaşayan Marko Tomas bu maçta riske edilmedi. Oyak Renault cephesinde, bu maç  aslında hedef bir maç değildi.  Fakat müthiş bir direnç gösterdiler ve maçı kazanma aşamasına  kadar getirdiler.

Maça Mays’in pota altını domine etmesiyle başladı Oyak ve Lavrinovic’in ayaklarının ne kadar yavaş kaldığını gördük. Savunmaya pek takılmayan Fenerbahçe Ülker, aslında biraz kimlik dışı bir oyun oynadı ilk periyot. Fakat Emir ve Oğuz’un hücum performansıyla ilk çeyreği 24-22 önde kapattı.

Bu haftanın beklenmedik şekilde en formsuz ismi Ömer Onan’ ın üçüncü faulünü almasına rağmen,  Oyak Renault hücumda yaptığı top kayıplarıyla bunu avantaja çeviremedi. Mays’in de yorulmasıyla üretkenliği azaldı. Bu dönemde Jasikevicius ve Ukic’le çift oyun kurucuya dönen Fenerbahçe Ülker, tempoyu iyice arttırdı. Günün en başarılı ismi Emir Preldzic’in de hücumda gösterdiği yüzdeli performansla fark çift hanelere çıktı. Çeyreğin sonunu iyi oynayan Saras, takımını da devreye 45-32 önde soktu.

Maçın üçüncü periyodunda Oyak savunmanın dozajını iyice arttırdı. Fenerbahçe Ülker, hafta içi Olimpiakos maçında olduğu gibi yine hücumda telaşa girdi ve yanlış tercihlerde bulundu.  Sean May’in beklentilerin dışında soktuğu 2 orta mesafeli şut Fenerbahçe’yi oyunda tutarken Ogün Sevinç’in üçlüğüyle fark 7’ye indi ve periyot 57-50 sona erdi.

Son çeyrekte Kerem Özkan ve Mays’le hücumda da iyi bir tempo yakalayan Oyak farkı 4’e kadar indirdi. Emir’in takımını sırtlamasıyla dengelenen oyunda belki de Oyak’ın öldürücü darbeyi vuramamasının tek sebebi kaçırdıkları faul atışlarıydı. Emir ve Sean May’in yaptığı kasti faulleri değerlendirebilseler paniklemiş Fenerbahçe’yi yenmeleri  hiç şaşırtıcı olmayacaktı. Kenardan oyuna soktukları topları da değerlendiremeyen Oyak Renault maçı da 73-68 kaybetti.

Morallerin dip yaptığı Fenerbahçe Ülker ikinci devre sadece 28 sayı üretebildi. Emir Preldzic 25 sayı 8 ribaunt 3 asistle takımını sırtlarken, özellikle ilk devre Jasikevicius’un katkısı çok kritikti. Sean May’in 5 olmakla beraber takımın yaptığı 17 top kaybı aslında hücumda ne derece aksadıklarının göstergesiydi. 30 dakika süre alan Ukic’te 5/1 isabetle 3 sayıda kaldı.

Oyak Renault’ta James Mays 21 sayı ve 7’si hücum olmak üzere 11 ribaundla yıldızlaşırken, 10/3 gibi tarifi zor bir faul yüzdesiyle belki de galibiyeti takımına getiremedi. Kerem Özkan’ın da 12 sayıyla katkı verdiği Oyak’ta takım halinde  19/6 faul atılması kendileri için altın değerindeki galibiyeti kaçırmalarına sebep oldu.

25 Şubat 2011 Cuma

Ankara'da Garip Olaylar

Yalçın Azizmahmutoğulları ve Barkın Çınar'a yapılan çirkin saldırıyı yazmıştık. Suçlular serbest bırakılmışlar. Hangi hak,hukuk buna sebep olmuş bilmiyorum ama söylentiler insanın tüylerini diken diken ediyor. Öncelikle bu oyuncular, bir süredir Ankara'da sizin de tahmin edebileceği bir taraftar grubu tarafından tehdit ediliyormuş. Antremanlar sonrası oyuncular arabalarını hasarlı buluyorlarmış. Kendilerinde bu cürreti nasıl bulabilirler hala anlamış değilim fakat bu kadar kanun üstü görüyorlarsa kendilerini dayandıkları bir güç var demek ki. Ankara'da Türk Telekom maçlarında yaşanan rezaletlerden sonra bir de bu bıçaklama olayı eklendi. Artık birileri bu iğrençliğe dur demeli...

Sevindirici bir haber verelim. Kolundan bıçaklanan Yalçın Azizmahmutoğulları 1.5 ay sonra parkelere geri dönebilecekmiş.

Ayhan Şahenk'te Zor Galibiyet



Haftanın açılış karşılaşmasında Ayhan Şahenk'te eksik rakibine karşı zor da olsa 87-80 ile kazanan, beklendiği üzere GS Cafe Crown oldu.Hafta içinde Avrupa'dan elenip lige konsantre olmaya çalışan takım için ilk maç, moral açısından önemliydi. Zaten bunun bilinciyle maça hızlı giren GS Cafe Crown, ilk periyodu 29-17 önde kapadı. Fakat 2.periyotla birlikte toparlanan Medical Park Trabzonspor, 41-24 geride iken 15-0'lık bir seriyle aradaki farkı kapattı ve devreyi sadece 2 sayı farkla 43-41 geride bitirdi. 3.periyotta iki takım da birbirine net bir üstünlük sağlayamadı ve son çeyreğe 64-64 lük eşitlikle girildi. Son çeyrekte ise hem rakibine göre çok daha geniş bir rotasyonu olan ve bu sayede fazlasıyla dinlenme şansı bulan, hem de tecrübe farkını ortaya koyan GS Cafe Crown, 87-80 lik skorla galibiyete uzanan taraf oldu.

Skorun birçok oyuncuya eşit dağıldığı GS'da Preston Shumpert 14, Tutku Açık 13, Shipp 13 ve Caner Topaloğlu 12 sayı attı. Her oyuncunun skor katkısı yapması, yine takım karakterini yansıtması açısından önemli bir ayrıntıydı. Takım olarak dikkat çeken diğer önemli istatistik, üçlük isabetinde Ayhan Şahenk'in sert potaları için çok çok iyi sayılabilecek bir yüzdeyle (11-28) oynamış olmalarıdır. Bu sonuçla arka arkaya 3.galibiyetini alan GS için zorlansa da Avrupa hüsranı sonrası tekrar ayağa kalkmak için iyi bir fırsat oldu diyebiliriz.

Medical Park Trabzonspor ise Rasic ve Milosevic'in yokluğunda neredeyse 6 kişilik bir rotasyonla mücadele etmek durumunda kaldı. Buna rağmen yine çok iyi oynadıklarını, son ana kadar maçı bırakmadıklarını söyleyebiliriz. Michael Wright, nam-ı diğer Ali Karadeniz'in 40 dakikada 33 sayı 9 ribauntluk olağanüstü performansı ile Derrick Obasohan'ın 21 sayısı yeterli olmadı.

Beko Basketbol Ligi'nde Sakatlık Durumları

Bu hafta oynanacak maçlardan önce sakatlık durumlarını yazmakta fayda var.

Fenerbahçe Ülker : Tarence Kinsey'in bilindiği gibi kaburgasında çatlak var. Valencia maçı öncesi, riske edilmeyip Oyak Renault maçında oynatılmayacakmış.

Beşiktaş Cola Turka : Cüneyt ve Likholitov sakatlıktan döndü fakat bileğini burkan Serhat Çetin Bornova Belediyesi maçında forma giyemeyecek.

Türk Telekom : Tek eksik Fatih Solak.

Aliağa Petkim :  Yeni transfer Mike James takımla 4 gündür antreman yapıyormuş. Fizik olarak da hazır gözüken James Olin Edirne maçında forma giyebilecekmiş.

Vassilis Spanoulis Röpörtajı



Yunanistan Milli Takımı'nın ve Olympiakos'un yıldız oyun kurucusu Vassilis Spanoulis, Ümit Avcı ve Ali Emre Dedeoğlu'na röpörtaj vermiş. Ünlü basketbolcu, Türk Basketbolu, NBA'deki kısa Avrupalılar ve basketbolun temel doğruları hakkında çok önemli sözler söyledi.

* Avrupa’nın en gözde oyuncularından birisin, bu sezon başında yaptığın hamleyle yılın transferine imza atmış oldun. Panathinaikos taraftarının tepkisinden çekinmedin mi?

Olympiakos’a transferimin en doğru karar olduğunu düşündüm. Her şeyi hesaplayarak karar verdim ve benim için en iyi takımın Olympiakos olduğuna inandım. Önümüzdeki 3 sezon boyunca burada oynayacağım için heyecanlıyım. Açıkçası taraftar tepkisi ve diğer etkenleri en ince ayrıntısına kadar düşünerek bu transferi yaptım ve şu ana kadar da doğru kararı verdiğimi anladım.

* Panathinaikos'u deplasmanda yendiniz, o maçtaki atmosfer senin için nasıldı?

İlk maçta onları mağlup etmiş olabiliriz ancak bu çok büyük bir anlam ifade etmiyor. Gerek benim açımdan gerekse takım için çok önemli bir mücadeleydi. Müthiş bir taraftar kitlesinin önünde zor bir maçı iyi konsantre olarak ve disiplinden hiçbir zaman kopmayarak kazandık.



* Sen de NBA’de istediğini bulamayanlardansın, Avrupalı uzunlar kalıcı oluyor da kısaların orada verimli oynayabilmesi gerçekten zor mu?

NBA’den geri dönmeyi ben istedim. Houston Rockets kalmamı çok istiyordu ama ben dönüş kararını vermiştim. İlk sezonumdan sonra koç değişikliği oldu ve yapılan görüşmelerde kalmam konusunda çok ısrar ettiler, ama ben kararlıydım. İyi bir sezon geçirmemiştim ve diğer yandan da şartlar benim açımdan zordu. Bir Akdeniz insanı olarak Amerika’da yaşamak kolay değil. NBA’e gitmek çocukluğumdan beri hayalimdi. Ancak oraya gittiğimde umduğum şeyleri bulamadım, ama döndüğüm için mutluyum şu an kulübümde çok güzel günler geçirdiğimi söyleyebilirim. Oyun kurucu olarak NBA'de oynamak tabii ki zor, çünkü oldukça hızlı ve güçlü oyuncular NBA’de görev yapıyor, onların arasından formayı kapmak zor.

* Fenerbahçe Ülker maçlarını değerlendirir misin. İlk maçta 14 sayılık yenilgi size ne düşündürdü. Rövanşta ise son bölümdeki oyununuzla kazandınız, hem de 16 bin kişinin önünde.

Fenerbahçe Ülker ilk maçta bizi şaşırtmıştı. Beklentilerimizden çok daha dirençli bir takımla karşılaştık, hücumları üst düzeydeydi ve sonuçta kaybettik. Ancak ikinci maça çok çok iyi konsantre olduk. Büyük bir taraftar kitlesinin önünde oynamak bizim için daha iyi oluyor. Çünkü zaten takımda bu atmosferlerde oynamaya alışkın isimler var ve Yunanistan'da sık sık bu ortamı yaşıyoruz. Takımımızdaki bütün isimler formunu bulmuş durumda. Bu da skor ne olursa olsun maçtan kopmamızı sağlıyor. Sonuçta Fenerbahçe Ülker'in Zalgiris'e yenilmesi bize liderlik şansı getirmişti, bunu kullandığımız için mutluyuz.


* Olympiakos bu sezonun en büyük final-four adayları arasında ama bazı sıkıntılar yaşıyorsunuz, Bourousis olayı da bunlardan birisi, sence Panathinaikos’a gider mi? Bu olaylar sizi nasıl etkiler?

Yeni bir takımız, yeni bir koç ve yeni bir felsefe ile sezona başladık. Bazı oyuncular zaman zaman sıkıntı yaşayabilirler. Adaptasyon sorun teşkil edebilir ve koçun istediklerini karşılayamayabilirler, bu da normal bir şey diye düşünüyorum. Kolay değil tabii ki. Şubat ayında çok iyi maçlar çıkardık ve takım karakterini ortaya çıkardık fakat bunu geliştirmemiz gerekli. Bourousis konusunda karar kendisinindir ama Olympiakos ile sözleşmesi var. Koç, Bourousis ve kulüp doğru kararı vereceklerdir.

* Sence Final-Four oynayacak 4 takım kim olacak?

Fenerbahçe Ülker bence hala final-four adayı bir kadroya sahip. Her takım sakatlıklar ile mücadele ediyor ama Fenerbahçe Ülker’in kaliteli bir takım olduğunu düşünüyorum ki bunu ilk maçlarda zaten kanıtladılar. Valencia deplasmanında galip gelen Fenerbahçe olursa ki, bence buna daha yakınlar, Final-Four kapısından girebilirler. Panathinaikos her zaman zirveye adayı bir takım. Barcelona ve Maccabi’nin çok iyi takımlar olduğunu düşünüyorum ve bizimle birlikte bu 5 takımın Final Four’u zorlayacağını tahmin ediyorum.

* Olympiakos'la üç yıllık kontrat imzaladın ama yine de soralım; yazın dünya şampiyonası sırasında Ankara’yı gördün, İstanbul’a zaten rakip olarak sık sık geliyorsun, Türkiye’de forma giyme ihtimalin var mı?

Türk basketbolu son zamanlarda daha iyi oldu. Dünya Şampiyonası’nda Milli takım kendini gösterdi. Euroleague’de de önemli kadrolarınız var. Burada oynamak zevkli olur ama gelecek hakkında çok konuşmak istemiyorum çünkü Olympiakos ile kontratım var ve bu takımda keyifli dakikalar geçirmek istiyorum, ayrıca gelecek adına Olympiakos için oldukça heyecanlıyım.

* Dünya Şampiyonası’nda hem kendi takımını hem de bizim takımımızı değerlendirir misin, Türkiye’nin performansı seni şaşırttı mı?

Türkiye’nin ikinciliği sürpriz olarak niteleyenler olabilir ancak ev sahibi avantajını çok iyi değerlendiren bir ülke ve takımda bunun hakkını verdi. Gerek Ankara gerekse İstanbul’daki atmosferler çok iyi değerlendirildi. NBA’de de 5 oyuncunuz bulunuyor ve süre alıyorlar hatta başarılı da oluyorlar. Bence takım iyi motive oldu ve seyirci desteği ile de başarılı oldu, ama şu bir gerçek son yıllarda takım olarak çok gelişme gösterdiler ve bunun da karşılığını aldılar.

* Bir soru da gençler için. İyi bir basketbolcu olmanın sırrı nedir?

İyi basketbolcu olmak için yetenek yeterli değildir diye düşünüyorum. Güçlü bir karakter yapısına sahip olmalısınız. Her türlü zorluğa, her türlü kötü durum karşısında dik durabilmelisiniz. Tabi çalışmayı da bunun içine koymamız gerekiyor çünkü güçlü karakterli insanlar zaten çalışmayı seven insanlardır. Çalışma, karakter ve yetenek üçlüsü bir arada olduğu zaman üst seviyelere çıkabilirsiniz ama sanırım karakter burada benim için daha çok ön plana çıkıyor çünkü kişilik sorunu olan yetenekli oyuncular anlık başarılara sahip olabiliyorlar ve daha sonra örneğin basketbolu bıraktıktan sonra hatırlanmayabiliyorlar yada iyi hatıralar ile değil bıraktıkları kötü izler ile akla geliyorlar o nedenle güçlü bir karakter çok önemli diye düşünüyorum.


Özel - basketboliddaa.net
Röportaj: Ümit Avcı - Ali Emre Dedeoğlu

Fenerbahçe Kadın Takımı Veda Etti



Geçtiğimiz gün ilk maçı evinde 3 periyot önde gitmesine rağmen kaybeden sarı lacivertliler, deplasmanda da son şampiyona yenilmekten kurtulamadı. 74-56 mağlup olan temsilcimiz kupadan elendi.

Burada sözü Semih Özsoy'a getirmek istiyorum. İlk maçtan önce " Şampiyonluğumuz elimizden alındı" diye serzenişte bulunan Şube Sorumlusu, acaba o formaya emek veren oyuncuların psikolojisini hiç düşünmüşmüydü? Taurasi de gelmeyeceğini açıkladı. Artık yas günü falan ilan eder Semih Bey.

Beko Basketbol Ligi 19.Hafta Programı



Beko Basketbol Ligi'nde 19.Hafta cuma akşamı oynanacak GS Cafe Crown-Medical Park Trabzonspor maçıyla start alıyor. Program şöyle:
25 Şubat Cuma
20.00 Galatasaray Cafe Crown-Medical Park Trabzonspor (Darüşşafaka Ayhan Şahenk)

26 Şubat Cumartesi
15.0 OYAK Renault-Fenerbahçe Ülker (Bursa Atatürk)
16.00 Türk Telekom-Erdemir (Ankara Atatürk)
18.00 Mersin Büyükşehir Belediyesi-Pınar Karşıyaka (Edip Buran)
27 Şubat Pazar
13.00 Bornova Belediyesi-Beşiktaş Cola Turka (Halkapınar)
16.00 Banvit-Antalya Büyükşehir Belediyesi (Banvit Kara Ali Acar)
16.00 Aliağa Petkim-Olin Edirne (Enka)
17.00 Efes Pilsen-TOFAŞ (Sinan Erdem)

Chris Bosh'un Ruh Hali!



Chicago maçı, Chris Bosh'un, hafızasından en kısa zamanda silinmesini istediği anılarla dolu. Her oyuncunun kötü günü olabilir, doğaldır. Efsaneler bile dönem dönem böylesi kötü maçlar oynamışlardır fakat bu videoda Bosh'un  parkelere yaptığı serbest süzülüş hareketinin hiçbir açıklaması olamaz. Tabii yeteneklerini Hollywood'a taşımayı falan düşünüyorsa ona bir lafım yok. Baron Davis'i Cleveland'a kaçırdık ama Bosh adeta "Baron yoksa ben varım" der gibi.Neyse daha fazla lafı uzatmadan izleyin derim.

NBA'de Öne Çıkanlar- 24.02.2011


MIAMI-CHICAGO: 89-93
Maça oldukça kısıtlı bir rotasyonla çıkan Heat, belki de kariyerinin en kötü maçını oynayan Bosh'un da etkisiyle Chicago deplasmanında kaybeden taraf oldu. "Büyük üçlü" den birinin (Bosh) 1-18 gibi rezalet yüzdeyle oynadığı  bir maçı -üstelik rakip Chicago ise- kazanmaları beklenemezdi zaten. Buna rağmen maçı başabaş götürdü Heat. Lebron son hücumu daha doğru kullansaydı maç uzatmaya gidebilirdi.Wade ve Lebron'un toplamda 63 sayı ürettiklerini de ekleyelim.Bulls tarafında ise Rose özellikle son saniyelerde vites yükselterek 26 sayıya ulaştı. Ayrıca son maçların formda ismi Luol Deng 18'i 2.yarıda olmak üzere 20 sayılık katkı yaptı ki 16 saniye kala bulduğu üçlükle de Bulls'a maçı getiren isimdi.Ömer Aşık ise 20 dakika süre aldığı maçı 11 ribaunt ile tamamladı.

BOSTON-DENVER: 75-89
Takasla adeta uzun rotasyonunu boşaltan Celtics, kendisine göre daha erken takas işini halleden ve yeni oyuncularını oynatabilen Denver karşısında sahadan boynu bükük ayrıldı.4 ve 5 numaralarda Garnett ve Davis'le başlayan Boston, O'nealların da oynamamasıyla zorunluluktan C.Johnson'ı benchten getirdi.Bench demişken, Denver'ın 40-18 lik bir üstünlük sağladığını söylemek lazım. Hele skor 75-76 olduktan sonra Celtics'in kalan 6 dakikayı isabet bulamadan bitirmesi ne kadar yorulduğunun bir göstergesi sanırım. Özellikle K.Perkins'in gidişi, Garnett'in maç sonu açıklamasından da anlaşılacağı gibi oldukça etkileyecektir takımı. KG, konsantre olmanın zorluğundan bahsederek Perkins için aileden birini kaybetmiş gibi hissettiğini söyledi. Pierce 17,Garnett de 14 sayı 13 ribauntluk katkı yaptı. Nuggets ise Melo'nun gidişi sonrası yeni oyuncularıyla gövde gösterisi yapmış oldu. Kenyon Martin'in çok ekstra 18 sayı 10rib'luk katkısı ile yenilerden Chandler'ın benchten gelip Celtics potasına bıraktığı 16 sayı önemli istatistiklerdi. Gallinari 2, Felton 4 sayıyla etkisizdi.

24 Şubat 2011 Perşembe

Spahija'dan Savunma Serzenişi

Maçın ardından yaptığı basın toplantısında Spahija : " Hücum ve savunmada çok düzgün bir sistemimiz vardı, ancak ne olduğunu anlayamadım ve 14 dakika içinde maçı kaybettik. Rakip takım önce geçmeye başladığında oyuncular boş verdi, neden savunmaya devam etmediler anlayamıyorum. İkinci kez Olympiakos’u yenmenin zor olacağını biliyordum, çünkü çok tecrübeliler ve çok kaliteli bir takım. Şimdi Kaunas’taki maçın kaybının ne kadar önemli olduğunu gördük.” dedi.

Hakemlerle ilgili bir soru üzerine koç : "Oyuncuların bu kadar hatasından sonra hakemlere bir şey söylemek istemiyorum” dedi.

Guard'ı Olan Konuşuyor




Fenerbahçe Ülker, deplasmanda 14 sayı farkla yendiği Olimpiakos’u Sinan Erdem’de tıklım tıklım dolu bir tribün önünde ağırladı. Maç öncesi taraftarlar ve takım maça çok inançlı başladı. Savunmada istekli gözüken Fenerbahçe Ülker, Erceg ’in üçlüğüne Ukic’le y anıt verdi. Hatalı yürümeler ve Ömer’in boş atışları değerlendirememesiyle hücumda bir türlü ritim bulamadı Fenerbahçe. Erceg ve Mavrokefalides’in basketlerini engellemeyen temsilcimiz, top kayıplarına da engel olamayınca  periyodun ilk yarısı 13-6 Olimpiakos üstünlüğüyle geçildi. Hücumda ritim bulmaya başladığımız dakikalarda Erceg’in üçlükleri iyi yaptığımız savunmada ödül almamıza engel oldu. Spahija’nın molası sonrası 4-0’lık bir seri yakaladı sarı lacivertliler ve periyot 20-18 sona erdi.

Kenardan gelen 10 sayı bizi oyunda tutarken Olimpiakos’un Erceg’le bulduğu  3 tane  3 üç sayılık isabet planlarımızı bozdu. Spanoulis üzerinden buldukları basket faule, Emir’in üçlüğüyle yanıt veren temsilcimiz 7.15 kala 25-25 beraberliği yakaladı.  Tomas’ın faul isabetiyle maçta ilk defa öne geçen Fenerbahçe Ülker, Ömer Onan’dan hücum anlamında hiçbir katkı alamadığı gibi Ukic’in de hücumda yaptığı yanlış tercihlerle maçı bir türlü istediği  tempoya getiremedi. Oyuna girdikten sonra Nesterovic’in hücum ribauntlarına yaptığı katkı da Olimpiakos adına çok önemliydi. Lavrinovic’in 2 faullü olmasına rağmen savunmada verdiği müthiş mücadeleyi az da olsa hücuma yansıtmasıyla 32-31 öne geçtik ve Ivkovic’e de molayı aldırdık. Mola dönüşü üstünlüğü vermeyen Fenerbahçe Ülker devreyi de 36-33 önde bitirdi.

Maça top kayıplarıyla başlayan, hücumda da doğru oyuncuları doğru noktalarda topla buluşturamayan Ukic bulduğu 8 sayılık bir katkı verdi. Kinsey’in 4 sayı 4 ribaundunun yanı sıra Emir Preldzic’le birlikte getirdikleri dinamizm takım savunması adına çok önemliydi. Lavrinovic’in özellikle savunmada hiç geri atmaması ve harika mücadelesi de kritikti. Olimpiakos cephesinde Spanoulis’in 8 sayı 3 asist ve Erceg’in 3/3 üçlük isabetle attığı 9 sayı hücumda Olimpiakos’u taşırken Mavrokefalides’in 8 sayısıda çok ekstra oldu. Nesterovic’in 7 sayısı da bunlara eklenince pek hesapta olmayan bir uzun performansı oldu onlar adına.

3.periyotta ilk dakika sayısız geçilirken Lavrinovic’in 3.faulünü aldı. Erceg’in yine tepeden bulduğu üçlüğe Kinsey’in üst üste basketleriyle cevap veren Fenerbahçe Ülker  hızlı hücumlarla bulduğu sayılarla farkı  49-37’le 12 sayıya kadar çıkarttı. Periyodun bitmesine 4 dakika kala takımı kısalttı ve sorumluluğu tamamıyla Papaloukas’a verdi. Hücumda acele ve düzensiz hücumlar sonrası  32 saniye kala fark 6’ya kadar indi. Sarunas Jasikevicius’un top kaybı sonrası Erceg’in yine boş bir üçlüğüyle son periyoda 55-54 önde girdi Fenerbahçe Ülker.

Ukic’in potaya bakmaması ve Ömer’in hücum performansının çok düşük olmasıyla kaybettiğimiz ivmeyi Olimpiakos kendi lehine çevirdi ve Mavrokefalides’in basketiyle 2 dakika geçilirken 58-55 öne geçti Olimpiakos. Bu geri dönüşte Fenerbahçe Ülker hücumda çok kötü tercihler ve top kayıpları yaptı fakat aslında en kritik noktalardan biri de maç boyunca müthiş geri koşan takım bunu bıraktı. Bu kadar çok yönlü hücum silahı bulunan Olimpiakos’a zaten maçın kontrolünü vermişken bir de geri koşmayınca 6 dakika kala fark 9’a kadar çıktı.( 66-57) Ukic’in tamamıyla kontrolden çıkması ve takımın da motivasyonunun düşmesiyle  , Olimpiakos fişi çekti ve farkı 12’ye çıkarttı.( 74-62) Ivkovic  o kadar temkinli bir koç ki haftaya Zalgris’e kaybetme ihtimallerini düşünerek son 30 saniye kala mola aldı. Papaloukas’ın üçlüğüyle fark 15’e çıktı ve maç 80-65 sona erdi.

Maçla ilgili söylenecek çok şey var aslında. 26.dakika geçilirken evinizde 12 sayı öne geçiyorsunuz eksik Olimpiakos karşısında. Maç boyunca da Teodosic’i sahadan silmişsiniz, Spanoulis’i de olabildiğince iyi kontrol ediyorsunuz. Bu dakikadan sonra 8 dakika içinde 29-8 gibi tarifi olmayan bir seri yiyorsunuz. Hücuma çok kötü tercihler oldu elbette ama eğer siz 40 dakika boyunca iyi yapmanız gereken sert savunmadan, geri koşmadan, ribaunt konsantrasyonundan vazgeçerseniz karşınızdaki takım Euroleague’in kağıt üstünde en iyi takımı. Dolayısıyla bu cezayı yemeniz çok normal. Bu geri dönüşe izin verdikten sonra tekrar ayağa kalkmak çok büyük bir tecrübe gerektirir. Fenerbahçe Ülker’de de buraları daha önce oynamış çok oyuncu yok. Baskı altında her zaman iyi performans vermesine alıştığımız Ömer Onan’da kötü gününde olunca bu mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Fenerbahçe Ülker iki maçtır Top 8’i elinin tersiyle itse de haftaya tekrar bir şansları var. Çok zor bir deplasman olsa da Valencia’yı orada yener veya 1 sayıyla mağlup olursa gruptan çıkıp Real Madrid’in rakibi olacak. Bunu başaracak gücünün olduğundan hiç şüphe duymuyorum. Ama tekrar ayağa kalkabilecek mi takım bunu göreceğiz...

Bireysel istatistiklere gelirsek; Olimpiakos’ta Papaloukas 9 sayı 8 asist 3 top çalma 4 ribaunt gibi müthiş istatistiklerle oynamasının yanına,  arkadaşlarına yarattığı pozisyonlarla da maça 26.dakikadan sonra damga vurdu.  Erceg’de belki de kariyer maçını oynayarak 7-5 üçlük isabetiyle 21 sayı 5 ribauntla mücadele etti. Nesterovic’in 16 sayı 4’ü hücum olmakla beraber 9 ribaundu da kritikti.
Fenerbahçe Ülker cephesinde,  Kinsey 12 sayı 6 ribaunt 2 top çalmayla takımın en iyisiydi. Zaman zaman Preldzic ve Tomas katkı verse de Ukic’in  14 sayısına rağmen yaptığı 5 top kaybı ve takıma ritim kazandıramaması çok kritikti. 20-4’le üçlük atmamız da alıştığımız Fenerbahçe Ülker hücumunun dışında kaldığımızın göstergesiydi.
Son bir paragrafta taraftar için açmak istiyorum. Bu sene seyirci liderliğini elinde bulunduruyor Fenerbahçe taraftarı fakat önemli olan 12 sayı öne geçtiğinde çılgınca bağırmak değil 8 dakika da 29-8 seri yenildiğinde takımı ayağa kaldırmaktır. Oyuncular saha içinde taraftarlar da tribünde bu seriyi izlemeye dalınca alıştığımız o baskı hiç olamadı.