height="600" src="http://www.flatcast.com/de/Player.aspx?sid=338122" width="800"> > < /div>

10 Mart 2011 Perşembe

Gülşah Akkaya İle Röportaj

Basketbola gönül ve emek vermiş kişilerle yaptığımız röportajlarda , bu seferde bayan basketbolunda uzun yıllardır başarı ile mücadele eden Gülşah AKKAYA ile beraberiz.

B.A : Kısaca bize kendinden bahseder misin?

G.A: İzmir doğumluyum. Basketbola Denizli ‘de yaz spor okulunda başladım. Beyoğlu Anadolu Lisesi ‘nde okurken, önce Deniz Nakliyat , daha sonra da Fenerbahçe alt yapısında ve A takımında oynadım. Lise bitiminde basketbol bursu alarak Amerika ‘da isletme üzerine eğitim gördüm. Amerika ‘da çalışma hakkına başvurmama rağmen basketboldan kopamayıp bir sene daha Türkiye ‘de basketbol oynama kararı aldım ve Fenerbahçe ‘ye döndüm. Fenerbahçe ‘de iki sezon geçirdikten sonra, Avrupa ‘da Yunanistan Ligi ’nde oynadım, o yaz WNBA kampına davet edildim, hazırlık maclarında oynadım. İsrail ve İspanya Ligleri ‘nde forma giydim. Türkiye ‘de de birçok kulüpte oynadım.

B.A: Başarılarla dolu bir geçmişin var, basketbolu tercih etme nedenin neydi ?

G.A: Ailem beni önce jimnastiğe yazdırdı fakat ben kaçıp basketbol derslerine giriyordum. Bunun üzerine oradaki spor hocası, ailemle konuşarak beni basketbol derslerine almaya basladı. Daha sonra İstanbul ‘a taşındığımızda, okul takıkımı maci sirasinda Deniz Nakliyat ‘ın altyapı hocası beni kendi kulüp takımında oynamam için ikna etti. Bu şekilde kulüp basketbol yaşantım başladı. İki sezon sonra 15 yaşinda Fenerbahçe ‘ye geçtim.

B.A: İsrail, Yunanistan, Türkiye Ligleri ‘nde ve Amerika Ligi ‘nde en çok sayı atan oyuncu oldun. Ancak buna rağmen WNBA’de oynamadın. Bu kadar başarıların varken bir teklif mi gelmedi yoksa sen mi tercih etmedin?

G.A: İki kere, Phoenix Mercury takımı ile, sezon öncesi kampına katıldım. İlk kampıma sakatlıktan çıkarak gitmiştim. Kampın sadece son haftasına yetişebildim ve takımın ana kadrosuna giremedim. İkinci sene ise, 4 hafta boyunca takımla idman yapip iki tane hazırlık maçına çıktım, fakat sondan bir gün önce 13 kisilik kadroda yer alamayacağımı ama orada kalıp idman oyuncusu olabileceğimi söylediler. O sırada WNBA alt ligi oynanmaya başlanmıstı, ben de Austin Cyclones ‘un teklifini kabul ederek orada oynadım. Austin Cyclone ile şampiyonluk yaşadım.



B.A: Ortalama bayan basketbolunda maksimum 30 yaşına kadar spor hayatı devam eder. Ya evlilik ya çocuk derken genelde bayanlar daha erken bırakırlar. Sen 33 yaşındasın ve bu yıl da başarılarına Samsun’u ekledin.Ve hala ligde çok iyi işler başarıyorsun. Sırrını öğrenebilir miyiz?

G.A: Öncelikle bunun bir sırrı yok. Ben bunun kendinize iyi bakmakla , çalışmakla , yaptığınız işe saygı duyup, sevmekle alakalı olduğunu düşünüyorum. Ben genç yaşımdan beri, yazlarımıi, ya özel kondisyonerle ya da Amerika da ki çesitli training programlarına katılarak geçiriyorum. Özellikle 2005 te yasadığım sakatlıktan sonra off sezon kuvvetlendirme programlarının ne kadar önemli olduğunu ögrendim. Sezon için de de bu programlara bağlı kalmaya çalışıyorum. Ayrıca şunu da belirtmek isterim, tecrübe de çok önemli bir faktör. Belli bir seneden sonra saha içinde ne yapacağınızı bilerek daha net ve kesin kararlar verebiliyorsunuz, bunun da kattığı başarı daha keyifli oluyor.

B.A: Ailene bu tempoda zaman ayırmak zor olmuyor mu? Nasıl idare ediyorsun?

G.A: Aileme her firsatta, boş anımda zaman ayırmaya çalışıyorum. Onlar da benim birçok maçima gelmeye çalışırlar, beni yalnız bırakmazlar. Zaten teknolojinin de gelişmişliği aradaki mesafeleri azaltıyor.



B.A: Denizli’de spor hayatına başladın ve ardından Deniz Nakliyat ve Fenerbahçe geldi.Sonrasında Amerika’da Lynn Üniversitesi’nde okudun ve oynadın.Amerika tecrübelerini paylaşır mısın? Türkiye ile farkları nedir? Bakış açısı,couching, antreman vs..

G.A: Amerika ‘da NCAA ‘de oynanan basketbol, sistem üzerine kurulmuş bir basketbol. WNBA ‘de ise bireysel özelliklerin ve yeteneklerin ön plana çıktığı bir oyun olarak oynanıyor. Avrupa da ise, Avrupa ve Türkiye diye ikiye ayırmak gerekiyor çünkü Avrupa ‘da ki bir çok lig de sadece 2 Amerikalı forma giyebilirken, Türkiye ‘de 4 Amerikalı ve Amerikalı devşirmelerin forma giydiği bir lig oynanıyor. Türk oyuncular insiyatif alıp gelişemezken, genç oyuncuların da onu kapanıyor. Oynanan basketbol genelde yabancı oyuncuların performansları ile belirlenen ve onların performansları ile kazanılan maçlar haline gelmistir. Ben bu durumun sadece Türk oyunculari değil antrenörleri de olumsuz etkilediğine inanıyorum. Daha az yabancılı dönemlerde antrenörler, tüm kadroyu içine alan, hepimizin özelliklerini efektif şekilde kullanan bir basketbol oynatırlardı, ben simdi bunun değiştiğini görüyorum.
Fizik ve kondisyon konusunda, Amerika ve Avrupa yeni gelismeleri takip ederek, bilimsel veriler eşliğinde oyuncularına yönelmektedir. Biz de ise maalesef kondiyon ve güç çalısmaları bu boyutlara ulaşamamıstır. EU athletes tarafından yapılan bir araştırmaya göre ülkemiz en yüksek sakatlık yüzdesine sahip ülke olarak saptanmıştır. Bana göre de bunun sebebi, kondisyon ve güç çalışmarının bilimsel tabana oturtulmamasi, dinlenme aralıklarının iyi organize edilmemesidir.

BA: Yurt dışındaki tecrübelerin nasıldı?

G.A: Yunanistan ‘da bir sezon, Amerikalı statüsünden oynadım. Orada sayı kraliçesi oldum. Benim için genç yaşımda çok önemli bir tecrübe oldu. Daha sonra İsrail ‘de oynadım, Ramat Hasharon ile İsrail Kupasınıi ve şampiyonluğunu kazandık. O takımın en genç oyuncularındandım, oradakı takım rolüm daha farklıydı. 14 sayı ortalama ile oynadım, fakat baska bir ülkede şampiyonluk tadı tattım. İspanya ‘ya daha tecrübeli yaşimda transfer oldum, yaşadığım ağır sakatlıklardan dolayı, istediğim gibi bir sezon geçiremedim , fakat orada şunu gözlemledim ki, İspanya kendi sporcularina cok deger veren bir ülke. Her zaman kendi oyunculari öncelikli, bunu da orada yaşarken net hissediyorsunuz. İspanya basketbolunun başarılı olmasını bu nedene bağlıyorum.

B.A: İyi bir sezon geçiriyorsun. Seni bu yıl da Milli takımda görebilecek miyiz?

G.A: Milli takımın ve Milli formanın benim için yeri çok ayrı ve özeldir. Ben Türk Milli Takımının başarılı olmasını, olimpiyatlara ve dünya şampiyonasına katılmasını çok istiyorum. Bunun içinde bana düşen bir görev olursa her zaman severek ve isteyerek yerimi alırım.



B.A:Ne zaman bırakmayı düşünüyorsun ve bundan sonraki planın nedir?

G.A: Henuz bir karar vermedim, şu an için kendimi iyi hissediyorum. İlerisi için sporun içinde kalmak istiyorum, netletmis bir fikrim yok ama yıllar içinde edindiğim bilgi ve tecrübelerimi aktarabileceğim projeler içinde yer almak istiyorum.

B.A:Maça çıkmadan önce seni motive eden özel bir uğurun var mı?

G.A: Yıllar önce Tim Robbins ‘in bir kitabını okumuştum. Kendisi Micheal Jordan ‘la çalışmış, motivasyon konuşmacısıdır. Kitabinda her sporcunun özel uğurları ya da rituellerinin olması gerektiğini söylüyordu. Bunların sporcuyu motive eden performansını arttıran mental hazırlanmalar olduğunu söylemisti.
O yüzden benim bir değil, bir çok uğurum var. Maçlardan öncede bunları uygulayarak mental olarak olarak hazırlanıyorum.

B.A: Gençlere ve alt yapı oyuncularına tecrübelerine dayanaraktan neler önerirsin?

G.A: Elimden geldiği kadar alt yapı maçlarına, Milli Takımlar alt yapı hazırlık maçlarına ve kamplarına gitmeye çalışıyorum. Oldukça yetenekli gençlerin geldiğini görüyorum. Benim onlara ilk tavsiyem, eğitimlerine gereken önemi vermeleridir. Bu ileride düşünebilen, kendini ifade edebilen, kararlar alabilen ve problemlerden kaçmayan kişiler olmalarına yardımcı olacaktır. Bu da oyun karakterlerine ve oyun zekalarını yansıyacaktır ve yaşamlarında büyük başarılara imza atacaklardır.
Ek olarak da kondisyon ve güç çalısmaları, beslenme ve dinlenme konularında bilinçlenmelerinin onları sakatlıklardan koruyacağını hatırlatmak isterim.

En son olarak bize twitter ‘dan gamze_yucel arkadaşımızın ulaştırdığı hoş bir detayın fotoğrafını seninle ve basketizm okurları ile paylaşalım istedik.

İlköğretim 8. Sınıflar Matematik kitabında 81. sayfadaki bir problemde Gülşah AKKAYA isminin geçtiği bölümün resmi:



Bize vakit ayırdığın için teşekkür ederiz, bundan sonraki spor yaşamında başarılar dileriz.

Not: Bana nasip olan bu röportajın sorularını hazırlayan Nazlı TEKTAŞ ‘a teşekkür ederim.

Burak ATLAYAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder