height="600" src="http://www.flatcast.com/de/Player.aspx?sid=338122" width="800"> > < /div>

19 Şubat 2011 Cumartesi

Efes Pilsen- Real Madrid Maçından notlar...


Efes Pilsen geçtiğimiz Perşembe günü Real Madrid maçı için salona girdiğinde çok umutluyduk, fakat maçı 60-77 kaybetti Efes. Herkes gibi biz de aynı umutla yola koyulduk o gün. Ödüllü sorumuza cevap veren arkadaşımız da yanımızdaydı. Kendisini tekrar tebrik ettik ve içeri girdik. Sizin için de bol bol fotograf çektik. Maçın sonucu kötü oldu, fakat en çok üzüldüğüm şey de, Efes'in hala bir bütün olmaması. Real Madrid haftasonu Barcelona'ya kupayı vermiş bir takım, yine yenildiler Barca'ya, fakat bu maçta yine aynı coşkuyla, aynı takım olgusuyla, aynı disiplinle oradaydılar, bunu canlı olarak görünce ısınmalardan maç sonuna kadar, iyice anlıyorsunuz. Hele de Efes ile karşılaştırınca... Bakıyorum, takımın en ateşe ihtiyacı olduğu ikinci periyotta, çünkü bu kadar farkı ancak o çeyrekte eritmek mümkündü Madrid'e karşı, Efes'te hiçbir heyecan yokmuş gibiydi. Birkaç tane basket faul oldu, fakat hiç kimse mi tebrik etmeye gitmez bu oyuncuları ? Benzer şekilde Murray bir pozisyonu smaçla bitirdi, yine bir kıvılcım yok. Gerçekten bu sene Efes Pilsen'i anlamakta zorlanıyorum. Gardlardan alınamayan katkılar, uzunların erken faul problemine girmesi, hücumda uygulanamayan farklı varyasyonlar ve savunmadaki agresiflik eksikliği de diğer problemlerdi.

Bunun dışında da Messina'nın disiplini ve gençlere düşkünlüğüne birçok kanıtı da bulduk maçta. Zaten Mirotic'i yoktan var edip rotasyonda önemli bir parça haline getiren Messina, bu gencin yetişmesine çok eğiliyor. Maçta Mirotic'in üçüncü çeyrekteki bir hatasından sonra Messina, birkaç dakika maçı izlemedi, Mirotic'e kızdı, bağırdı çağırdı. Mirotic de tek kelime etmedi. Biz bunu Madrid bençinin hemen arkasında olduğumuz için çıplak gözlerle yakından gördük. Belki de doğru olan ilişki budur, doğru olan yetiştirme sistemi budur diye düşünmeden edemiyor insan. Merak ettiyseniz söyleyelim, Tomic O'nu teselli etti. Söz Tomic'e gelmişken, pota altında nasıl bir güce dönüştüğünü, 2,18'lik boyuyla nasıl o bölgeyi domine etmeyi öğrendiğini, boyalı alanı kararttığına şahit olmak bir keyifti bizim için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder